Sayfalar

11 Haz 2010

Denizler


Bugün, pek zamandır yapmadığım bir şeyi yapasım geldi; ailemle dışarı çıktım.Sahile gittik,babacığım ile küçük taşlar topladık.Tam dönecektik ki burnumuza balık kokuları geldi.E baba kız balık aşığı olduğumuzdan hemen indik arabadan, verdik siparişimizi.Annem pek lüks düşkünü , pek hanımefendi bir kişiliktir(!) bu tür mekanlarda yemek yemeyi sevmez aslında ama bu sefer sesini çıkarmadı.İşte oturduk annemle deniz kenarındaki masaya babam da balıkları almaya gitti.Yakın masalardan birinde 2 çocuklu genç bir çift oturuyordu.İki bıcırık velet yemek boyunca susmadılar sürekli bir şeyler anlatıyorlar,konuşuyorlar filan.Ben de bilerek ve isteyerek kulak misafiri oldum konuşmalarına.Küçük olanın konuşmalarından çok etkilendim yanlış duymadıysam ismi Mehmet idi.Martılardan filan bashediyorlardı sonra birden şiddetli bir ses tonuyla denize bir şeyler atan insanları göstererek babasına şöyle dedi ; "babaaa! DENİZİME çöp atıyorlar, pisletiyorlar onu" ve bunu bir kaç kez tekrarladı.Denize çöp atıyorlar demedi deniziM dedi.Küçücük boyuyla koskoca denizi sahiplenecek kadar dev bir kalbi varmış.O an kendimi iyi mi hissettim kötü mü bilemiyorum, çok tuhaftı.Çocuğun geleceğini düşündüm...Bunun gibi yüzlercesi olsa dünya çok daha güzel olmaz mıydı?

Hiç yorum yok: